Leonardo da Vinci, büyük bir sanatkâr olduğu kadar büyük bir bilim adamı olarak bilinir. Ne var ki Leonardo aslında çağının bilimine neredeyse hiçbir şey katmamış, bulduğu her şeyi kendine saklamıştı. Neden?
Rönesansın Büyük Dehasının Zihninde Bir Gezinti
Fritjof Capra
Çeviren: Kıvanç Tanrıverdi
Optimist Yayınları
xviii+301 sayfa, Kaynakça
Bu sorunun çok merak ettiğim cevabını Fritjof Capra’nın kitabında buldum: Leonardo, bu bilgileri hem sanat eserlerinde hem de mühendislik çalışmalarında kullanıyordu. Kendine sakladığı bu yeni bilgiler sayesinde, çalışmaları diğerlerininkinden üstün oluyordu. Meselâ, Kayalardaki Meryem (Şekil 1) tablosunda arka plandaki doğa, en ince ayrıntılarına kadar gerçekçiydi: Çiçekler, hem uygun mevsimde ve mevsimine uygun halleriyle çizilmişti. Daha önceki sanatkârlar bu ayrıntıların üzerine o kadar düşmediklerinden, Leonardo’nun bu dikkati fark yaratmıştı.
Muhtemelen böyle farklara çok ihtiyacı vardı, çünkü o dönemin resmi eğitiminden geçmediğinden, Latince bilmediğinden o dönemin bilim çevrelerine kabul edilmiyordu. Ama kendi kendine edindiği doğa bilgisi ve sanat becerisiyle herkesin önüne geçti.
Bu farkı yaratan, ömür boyu biriktirdiği notlarını hayatının son yıllarında yayına hazırlamaya çalıştıysa da yetiştiremedi.
Capra’nın kitabı bunun gibi birçok bilgi vermekle kalmıyor, Leonardo’nun yaşadığı dönemin siyasi ve fikri arkaplanını da tanıtarak onun hem insan, hem sanatkâr, hem de bilgin olarak gelişimini anlaşılır kılıyor. Meselâ, Leonardo’nun bilimine gelmeden önceki bölüm, Eski Yunan’dan Rönesans’a bilimin gelişimine ayrılmış olduğundan Leonardo’nun bilim anlayışını daha iyi kavrayabiliyoruz.
Ne var ki yazar, Leonardo’nun “bütüncül” bir bilim anlayışı olduğu iddiasını pek açıklamıyor, yalnızca yeri geldikçe günümüz biliminin yaklaşımı eleştiriyor ve Leonardo’nun bilim anlayışının buna uymadığından, hattâ bundan üstün olduğundan bahsediyor. Ancak bu açıklama, özellikle önceki paragraflarda anlattığım mükemmel anlatımla mukayese edildiğinde çok zayıf kalıyor. Belki bunu anlamak için yazarın önceki kitaplarını okumam gerekecek.
Günümüzde bilim adamlarının pek azının bilime bütüncül bir gözle bakabiliyor. Bugün bilimsel çalışma yapmak, o alandaki hem kuramsal hem de teknik birikimi özümsemek ve bunu kullanarak deneyler yapmayı gerektirdiğinden, özellikle genç bilim adamı adayları gayet dar bir bilim sahasına odaklanmak zorunda kalırlar. Capra’nın eleştirisi tam olarak bu duruma mı yönelik bilmiyorum. Eğer buysa, ümit var: Son yıllarda değişik alanları birleştirerek eski bilimsel soruların çözümüne dair yeni yaklaşımlar getiren, tümüyle yeni araştırma sahası açan bilim adamları da artıyor, ve bu bilim adamları araştırmalarına daha çok maddi destek buluyor.
Bu son nokta biraz müphem kalmış olsa da bu kitaptan, hem Leonardo’nun hem de döneminin bilimine dair çok şey öğrendim. Tavsiye ederim.