Lısenko ve sol

Ömer Gökçümen, Açık Bilim’deki yazısında düşünür Albert Camus ve büyük biyolog Jacques Monod’un ortak yanlarına değiniyor. Bunlardan biri Lısenko karşıtı olmalarıydı:

Nazilerin küllerinden doğan cesur yeni dünyada, Camus ve Monod’un yolları bu sefer Sovyet bilim politikasına ve özellikle Trofim Lısenko’nun baskıcı yöntemlerine tepkileri üzerinden kesişecekti. Lısenko isimli, hırslı ve genç botanikçinin bilimsel jargonla çeşnilenmiş ancak aslında psödobilimsel fikirleri Stalin’in ilgisini çekmiş, L[ı]senko hızla Sovyet Bilimler Akademisi’nin direktörlüğüne kadar yükselmişti. L[ı]senko, türlerin, özellikle mahsül veren tahılların, Mendel[’]in genetik kanunları ile değil, Lamarck’ın çürütülmüş teorisinde öne sürdüğü gibi, dışarıdan müdahale ile iyileştirilebileceğini savunmaktaydı. Lısenko politik gücü ve Stalin’in desteği ile kendi teorisinin Sovyet biyolojisinin temeline yerleştirmiş, o dönemde hızla gelişen sirke sineği bazlı genetik bulguları sansürlemiş ve kendini eleştiren bilim insanlarını sürgüne yollamıştır […]. Bu duruma sessiz kalmak istemeyen Monod, Camus’un Nazi işgali sırasında editörü olduğu Combat gazetesinin başsayfasına ‘Lısenko’nun zaferinin hiçbir bilimsel temeli yoktur’ isimli bir yazı yazar. Bu süreç içerisinde, hem Monod hem Camus Sartre’ın başını çektiği ve ulusal düzeyde entellektüellerin ana buluşma noktası olan Fransa Komunist Partisi’nden dışlanacaklar, ama birbirlerine yaklaşacaklardı.

Yani komünistsen, Stalin ne dediyse o!

Bu konuya ben de değinmiştim daha önceki bir Açık Bilim yazımda:

Eklemek gerekir ki ideolojik önyargıların bilim anlayışına etkisi sosyalist sistemde de vakiydi: Sovyetler Birliği’nde tarımcı Trofim Lısenko (Şekil 3), devlet ideolojisine uygun, ama yanlış bir biyoloji anlayışını savunmuş, böylece Stalin’in desteğini alarak bütün ülkenin tarım politikasını belirlemişti. Lısenko’ya prestijini geçmişteki –olmayan– mesleki başarıları değil, çiftçi bir kökenden gelmiş, eğitimsiz biri olması sağlamış, sosyalist söylemle süslü, daha bitmeden başarılı ilân edilen uyduruk deneyleri onu partide yükseltmişti. Bu saçmalıklara itiraz eden bilim insanları ise sürgünü boylamıştı. Böylece Lısenko, bilimin kamuoyundaki görüntüsünü etkilemekle kalmamış, bilimsel araştırmaların kendisine de büyük bir darbe indirmişti. Bu ideolojik tercih Sovyetler’e çok pahalıya patlamış, tarım büyük sekteye uğrayınca milyonlarca insan açlıktan ölmüştü.

Ama mesela günümüz Türkiyesi’nde Sol gazetesine baktığınızda Lısenko’nun Stalin’le birlikte canla başla savunulduğunu görebilirsiniz:

“Vavilov biyolojide Mendel-Morgan okulunun izleyicisi iken, Lısenko kalıtım özelliklerinin aktarılmasında genlerden çok çevre koşullarına önem veren Miçurin okulunun bir temsilcisi idi.”

Vavilov’un Darwinci, Lısenko’nun Lamarckçı olduğunu söylememek için nasıl bir takla atılmış! Lısenko’nun tekrarlanamayan, abartılmış deneylerinin ve sonucunda aldığı unvanların, ödüllerin delil olarak gösterilmesi de yazarın olaya nasıl baktığını gösteriyor.

Sol gazetesine ve yazarı Kıvılcım Çağla’ya teşekkürler, solcu olmadığımı ve olamayacağımı bana hatırlattıkları için.

Bilimsel yönteme, eleştirel ve özgür düşünceye devam.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.